Bize Ulaşın ★0538 669 1917 ★iletisim@sep.org.tr

BİLDİRGE 1: KİMLİKÇİLİĞE KARŞI SINIF SİYASETİ

Doğu Bloku’nun yıkılması, neoliberalizmin zaferi sonucu işçi hareketlerinin gerilemesi uluslararası düzeyde sosyalist hareketin yörüngesinin kaymasına yol açtı. İşçi sınıfı merkezli, toplumcu bir hareketin yerini kimlikçi liberalliğin alması olarak ifade edebileceğimiz bu yörünge kaybı, sosyalist hareketi de kötürümleştirdi. Zarar, iddia ve etki kaybı olarak sosyalistlerin hanesine eklendi.

Kimlikçilik, sola derinlemesine monte edilmiş bir truva atından farklı değildir. Kimlikçilik bırakalım solu ve ezilen mücadelesini güçlendirmeyi, solda hakim ideolojik perspektif haline geldiği her yerde sosyalist solu sadece ezilen gruplara hitap eden izole bir harekete dönüştürdü. Kimlikler çatışmasından asıl kazançlı çıkan kapitalist düzen ve sağ olmuştur.

  • Kimlikçiliğe karşı çıkmak ezilenlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesine karşı çıkmak demek değildir. Kimlikçilik ezilenlerin mücadelesinin siyasal biçimlerinden sadece birisidir; tarihte ve bugün ezilenlerin mücadelesinin farklı yol haritaları olmuştur. Kimlikçilik, ezilenler mücadelesi açısından da çıkmaz bir sokaktan ötesini önermemektedir. Sosyalist Emekçiler Partisi, ezilenlerin eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır; bu mücadeleleri ezilmenin kaynağının kapitalizm olduğu ve onu yıkılmadan kurtuluşun olmadığı bilinciyle örgütlemek için çalışır.
  • Kimlikçilik; ezilen kimliklerden olmayan bireylerin bu ezilmişlikten çıkar sahibi olduğunu savunan ayrıcalıklar teorisine dayanır. Bu perspektif ezilmeyi kimlikler arası bir meseleye indirger ve ortak bir kurtuluşu yok sayar. Kimlikler sabit olduğundan kitlelerin değişebileceğini, emekçi halkın da ezilenlere yönelik egemen sınıfın tahakkümünden kurtulabileceği fikrini reddeder; bu nedenle ortak mücadelelere düşmandır, çözümsüzdür ve nihayetinde kötümserdir. 
  • Sosyalist hareket evrenselci ve kolektivisttir; sömürüye karşı ortak çıkarlar temelinde toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçilerin birliği fikrine dayanır. Kimlikçi siyaset ise mikro birimleri vurgular, bireycidir; ezilen kimliklere sahip çıkma adı altında kimliklerin birbirinin kurdu olduğu fikrini yayar. 
  • Ezilmeyi kimlikler arası bir mesele olarak kavrayan kimlikçilik, değişim beklentisinin odağına bireyi alır. Aslolan, bireyin deneyimi olduğundan değişim de bireyin maruz kaldığı söylem ve davranış değişikliğiyle sınırlıdır. Bir orta sınıf ideolojisi olan kimlikçilik kendi izole yaşam alanlarını kurmak konusunda daha avantajlı orta sınıflara yarar sağlarken kapitalist barbarlığın sonuçlarından kaçamayacak olan geniş ezilen emekçi kitlelere sunabileceği bir eşitlik ve özgürlük mücadelesi yoktur.
  • SEP olarak kitle çalışması yürüten örgütlerimiz de dahil olmak üzere ezilen mücadelesi üzerinde kapitalist-emperyalist sistemin liberal hegemonyasını derinleştiren uluslararası fonlardan medet uman bir devrimci faaliyet, sendikacılık ya da sivil toplum mücadelesi anlayışıyla hiçbir bağımız olamaz. Aksine bulunduğumuz alanlarda devrimci sınıf çizgisini öne çıkaracak şekilde bu liberal hegemonyaya karşı mücadele etmekteyiz.

Sosyalist Emekçiler Partisi, işçi sınıfını sosyalizm mücadelesinin ana öznesi olarak gören bir siyasal programa sahiptir. Neoliberal dönem boyunca üretim süreçleri parçalanmış; işçi sınıfı örgütleri yenilgiye uğratılmış, giderek büyüyen beyaz yakalı işçi sınıfı örgütsüz kalmış ve bu sebeplerle işçi sınıfının kolektif siyasal etkisi zayıflamıştır. Bu gelişmeler burjuva akademilerinde “proletaryanın yok oluşunun ispatları” olarak sunulmuştur. Oysa ki sermayenin kar merkezli piyasası genişlemiş; meta üretimi hizmet sektörünü de içine alarak yaygınlaşmıştır. İşçi sınıfı küresel ölçekte küçülmek bir yana büyümüş ve toplum içinde ağırlığı küresel ölçekte genişlemiştir. Proletaryanın bileşiminde yaşanan değişimler, onların dahil olduğu kapitalist üretim ilişkilerini ve bu ilişkilerdeki konumlarını değiştirmemiştir. Kendisinin ve başkalarının emeği üzerinde kontrol sahibi olmadan ücretli olarak çalışan milyarlarca emekçi bu dünyanın gizlenemez bir gerçeğidir. Beyaz yakalı ücretlilerin ve hizmet emekçilerinin büyük çoğunluğu proletarya ailesinin bir parçasıdır. Sanayi işçilerinin sayısı küresel olarak artmaktadır. Özellikle Çin, Hindistan, Brezilya, Nijerya, Uzak Asya vb bölgelerde sadece geçtiğimiz yıllarda yüz milyonlarca yeni sanayi işçisi ortaya çıkmıştır. Bugün dünya nüfusunun çoğunluğunu proleterler oluşturmaktadır ve işçi sınıfı insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar büyüktür.  

İşçi sınıfının bugün Türkiye’de toplumsal mücadele sahnesinde yeterince var olmaması işçi sınıfının yapısal güçlerinde bir gerilemenin değil örgütsüzleşmesinin bir sonucudur. Sosyalist Emekçiler Partisi, kendisine hedef olarak hem emekçi kitleleri yoldaşları olarak örgütlenmeyi hem de işyerlerinde sendikalaşma ve taban mücadelelerine destek vermeyi koyar.

İşçi sınıfı, bugün de kapitalist üretimin merkezindedir; maruz kaldığı sömürü karşısında nesnel çıkarları ortaktır. Proletaryanın çıkarı çalışma yaşamında ve mücadelede kolektif hareket etmekten geçer. Yaşamını devam ettirmek için emek gücünü satmaktan başka çaresi olmayan işçi sınıfı, kendisini daha fazla sömürmek isteyen kapitalistler ile doğal bir mücadele içindedir. Sözünü ettiğimiz doğal sürtüşmeler, kapitalizmin kriz koşullarında yaşanacak büyük kavgaların bir habercisidir. Sınıf hareketinin ne zaman patlak vereceğini tahmin etmek güç olsa da emek-sermaye arasındaki çelişkilerin enflasyonun yakıcılığında kızıştığı günümüz dünyasında işçilerin sermayeye karşı küçük ya da büyük mücadeleleri kaçınılmazdır. Yakın tarihte metal işçilerinin kendiliğinden mücadele dalgası olan Metal Fırtına, bir kıvılcım gibi başlayan işçi sınıfı hareketinin nasıl hızla yüz binleri etkisi altına alabileceğini ve toplumsal havayı değiştirebileceğini göstermiştir. İşçi sınıfının bugünkü siyasal durumu, değişmez bir gerçek değildir. İşçi sınıfının en büyük öğrenme aracı mücadele ve onun yarattığı deneyimlerdir. Bir sınıf ancak başka bir sınıfa karşı mücadelesinde kendi siyasal kimliğini oluşturabilir. 

Sosyalist Emekçiler Partisi, bütün ezilme ve sömürü ilişkilerinin kapitalist sistemin bir sonucu olduğunu savunur. Ezilme ve sömürülmeye son vermek, bu çürümüş düzenden kurtulmayı gerektirir. İşçi sınıfı kapitalizmi alt etmenin, eşit ve özgür bir dünyayı kurmanın ana öznesidir. Proletarya kendi önderliği altında ezilenleri ve alt sınıfları birleştirebildiği oranda devrimci mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Sosyalist Emekçiler Partisi’nin misyonu, işçi sınıfının diğer toplumsal gruplara devrimci bir öncü olabilmesi için onu sınıf bilinciyle donatmak ve sınıf mücadelesinin pratiğinde ona politik önderlik yapmaktır. İşçi sınıfı ancak ezilenler konusunda egemen fikirlerin hegemonyasından kurtulur ve sermaye ile devlet arasındaki ilişkileri fark ederek kapitalist sistemin bütünlüklü bir kavrayışına ulaşırsa devrimci sınıf bilincine sahip olabilecektir. SEP, ezilenlerin dertlerine gözü kulağı açık bir sınıf siyasetini savunur. Toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçilerin sermayeye karşı mücadelesini merkeze alan Sosyalist Emekçiler Partisi, işçi sınıfını ezilenlerin mücadelesi konusunda eğitmeyi hedefler. Sosyalist Emekçiler Partisi, ezilenlerin eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır; ezilen mücadelelerini, ezilmenin asıl kaynağı olan kapitalizme karşı bir mücadele olarak örgütlemek ve işçi sınıfı mücadelesiyle birleştirmek için çalışır.

Sosyalistler Varsa Umut Var!
SEP’e KATIL, DEĞİŞTİRELİM!

İletişim

0538 669 1917

iletisim@sep.org.tr

Genel Merkez: Kocatepe Mah. Bayındır 2 Sok. 45/7 Kızılay/ANKARA

SOSYALİZM KAZANACAK!